Saturday, March 29, 2025 | By: Do Ebru Marbling
9 Mart 2013
Haftaya Avusturalya'ya gelişimizin 7. ayı doluyor. Duygusal olarak inişler çıkışlarla geçen bu yedi aya baktığımda hatırladığım tek şey var. Her gördüğümüz insan bize, biraz sabret, zamanla olacak zamanla olacak filan diyordu. İlk başlarda telefon konuşmaları yapmaktan çekiniyorduk,çünkü söylenilenleri pek anlamıyorduk. Bugün Ebru kursu verdiğim öğrencilerle yemek molasına çıkmıştık. Bana İngilizceyi nerede öğrendiğimi sordular. Türkiye'de deyince çok iyisin filan dediler. Oradan öğrencilerden yaşlı bir adam,"I wish I could speak English like her." deyince sevindirik oldum. Sonra başlangıçta yabancılarla yakınlaşmaktan çekiniyor, onları mesafeli buluyorduk. Şimdi bugünkü kurs bitince ortalığı toplayıp eve geldim, posta kutumda öğrencilerden mailler var: Kimisi teşekkür ediyor,pozitif enerjiden bahsediyor, mutlaka görüşelim diyor; kimisi kursu çok sevdiğini söyledikten sonra ben editörüm, herhangi bir yazın olursa gönder gözden geçireyim diyor; kimisi Kemal'in iş başvurusunda bulunması için kontak kişilerin telefonunu veriyor falan filan. Sonra Geçen ay gittiğim Perth City Farm'dan tekrar mesaj gelmiş, bu aratatilde de gelip bir kaç saatlik Ebru dersi yapar mısın, diye. Nisan ayına şimdilik iki workshop var yani. Bütün bunları anlatmamın sebebi şu: bir zamanlar Türkçe öğrettiğim bir Finlandiyalı kendilerine ait bir atasözünü çevirmişti: "Tıklanan kapı açılır" diye. Çaldığımız kapılar Allah'a çok şükür yavaş yavaş açılıyor. Zaman zaman kaderimizde yazılı olan çukurlara düşe düşe, zaman zaman dağlara çıkıp sefasını süre süre ömür geçiyor. Zorluklar var ama bunlara üzülünce her şey daha da zor oluyor. Önemli olan güçlü olup, sabırlı olup her şeyin bir gün düzeleceğini düşünerek zor zamanları atlatmaya bakmak. (Burada ben kendime telkinde bulunuyorum aslında) Bütün bunları düşünürken bazı kararlar verdim. "Yes Man" diye bir film vardı ya, karşısına çıkan her şeye "Evet" diyen bir adamın hikayesini anlatıyordu, işte onun gibi çoğu şeye "Yes" demeye karar verdim. Mesela haftaya Pazar , Türkçe kursu verdiğim öğrencilerim aileleriyle birlikte Matilda Bay'de toplanıyorlar, bizi de çağırdılar, tamam, dedim. Kitapciltçileri beni ortaçağ festivaline çağırdılar, tamam dedim. Önümüzdeki hafta sonu Mandurah'ta bölgenin en hareketli meshur Yengeç Festivali var, onda da kendi kendime tamam dedim. Bu gece festivalde yapılacak havai fişek gösterisinin provası vardı, bahçeye çıkıp dakikalarca havai fişekleri izledik. Çocuklar durmadan makarna yemek istiyorlar ona da tamam diyorum, oh! Hayata direnç göstermeyince iyi oluyormuş! Şimdi uykum geldi, ona da tamam, haydi cümleten iyi geceler:)
0 Comments