28 Eylul 2013
Bu güne kadar yazdığım yazılarda çizdiğim pespembe tablo arkadaşlarla konuştuktan sonra biraz suçlu hissetmeme sebep oldu. Geçtiğimiz hafta çok sevdiğimiz dostlarımızla uzun uzun konuşma imkanımız oldu. Bazı gerçekleri her ne kadar görmek istememiş olsam ve siteye yazmamış olsam da kabul etmem gerek. Şahsen bu gerçeklerle benim hiç bir sorunum yok ama tarafsız olmak adına bugün biraz da madalyonun öteki yüzünü anlatacağım.
Geçtiğimiz Perşembe Pakistan'lı bir arkadaşın evine gittik. (Komşum değil bu, başkası) Orada Pakistan'lı başka bayanlarla da tanıştık. Birisinin hikayesi çok ilginçti. Kocası doktor olmasına rağmen 5 yıl boyunca Perth'te taksi şöförlüğü yapmış. Bir diğeri mühendis ve tamamen alakasız bir yerde, kasapta işe başlamış. Nükleer enerji mühendisi Mc Donalds'da müdür olarak çalışıyor. Bu hikayelerin sonu aslında biraz sabır edilirse iyi bitiyor. Doktor mesleğini yapmaya başlamış. Kasapta çalışan şimdi mühendis olarak çalışıyor ve yıllık 50 bin dolar vergi veriyor, ne kadar maaş aldığını gidin siz hesaplayın. McDonalds'daki buraya geleli bir yıl oluyor ve artık mülakatlara çağrılmaya başlamış filan. Burada ilanlarda yüzlerce iş görünse de prosedür aslında çok daha farklı. Birincisi CV şekilleri daha farklı, bazen profesyonel destek almak gerekiyor. Mesela okullar çok da önemli değil, kişilik karakter, güven vermek çok önemli. Her işe yönelik ayrı ayrı CV hazırlamak lazım. İş tanımındaki kriterleri birer birer gözlerine sokarak yazmanız gerekiyor. Olur da CV'nizi beğenirlerse ve sizi davet ederlerse aksanınız ve ekibe katacağınız değerleri çok inceliyorlar.Türkiye'de uluslararası bir şirkette çalışıyorsanız buradakilerin gözünde şansınız daha yüksek, o şirketin dünya çapında tanınmış olması sizin için bir avantaj. İngilizce konuşmayı gerektirmeyen yani iletişimin çok olmadığı işlerde (program yazmak, marangozluk, boyacılık vs.) sorun yok, iş bulmak daha kolay ama diğer işlerde dile yeterince hakim olamamak ciddi bir bariyer. Bir de işe alan tipler yani recruiter'lar bazen çok ırkçı olabiliyorlar. CV'de Türk ismini görüp de direk reddeden çok oluyor. Bu yüzden preferred isim yerine yabancı bir nickname uydurup yazmanız tavsiye ediliyor. Burada Seek üzerinden başvurup işe giren hiç duymadım. İş hayatında "hidden market" denilen, daha çok insanlarla kurduğunuz ilişki nedeniyle ulaşabileceğiniz pozisyonlar var. Çoğu insan bu şekilde iş buluyor, bunun için de zamana ihtiyacınız var. Avustralya'da kaldıktan 1-2 sene sonra nasıl oluyor bilmiyorum ama fırsatlar daha çok karşınıza çıkıyor, işe alınma ihtimaliniz daha da artıyor sanki. Uzun lafın kısası buraya "Hemen yarın güzel bir iş bulacağım, çok para kazanacağım" umudu ile gelmek size hayal kırıklığı yaşatabilir. Kendinizi en kötüsüne hazırlayın, kendi yaptığınız işi bulursanız ne ala; bulamazsanız iş hayatına bir yerden girip Avustralya tecrübesi kazanmaya bakın. Çoğu yönetici çok daha alt kademelerden başlayıp yavaş yavaş yükseliyor. Sonuçta Avustralya'da yaşamaya başladığınızda yaşam kaliteniz zaten bir anda çok artıyor. Burada bahçivan da, garson da, taksi şoförü de, elektrikçi de kısacası her meslek sahibi, Türkiye'deki ile kıyaslanınca çok iyi sayılabilecek kalitede bir yaşama sahip oluyor. Yani egonuzu bir kenara koyabilir, yapabildiğiniz işleri yaparak hayata başlarsanız eninde sonunda hak ettiğiniz yere geliyorsunuz. İhtiyacınız olan tek şey zor zamanlarda sabırlı olmak, esnek olmak ve uzun vadeli düşünebilmek.
0 Comments