Gocmenlerin Ruh Sagligi Uzerine Bir Dizi Yazi - Yedinci Bolum
Friday, April 18, 2025 | By: Do Ebru Marbling
Sorular ve Cevaplar: Çocuklara Yansıtma ve Sarkaç Psikolojisi
İkinci kuşak, göçmenlik psikolojisini nasıl yaşıyor? Serol Teber: Ancak uzun süren korku, kendini evinde hissetmeme duygusu insanlarda giderek artan boyutlarda bir takım psikozlar yaratabilir. Şimdiye kadar anlattıklarım hep birinci kuşakta gördüklerim, tespit ettiklerim. Bunun ikinci kuşağa yansıması nasıl oluyor? Genellikle evde konuşulan her olay, gergin hava, evdeki psişik durum çocuklara şu veya bu şekilde mutlaka yansıyor. Çoğu zaman, bizdeki olumsuz anılar tıpkı onların yaşam öyküsüymüş gibi onlar tarafından özümseniyor. Öyle ilginç bir şey ki, o ilk göç olayını yaşamamış çocuk, yaşam öyküsünü birine anlatırken, içtenlikle, o ilk annesinin babasının öyküsünü de kendi yaşam öyküsüne katarak anlatıyor. İlk önce onlara sahip çıkma isteğiyle başlayan bu durum, bir süre sonra gerçekten de onun öyleymiş gibi anlatmasına dönüşüyor. Buna “sarkaç psikolojisi” deniliyor. Yani bir sarkacın gidip gelmesi gibi, çocuğun benlik bilinci de, kişiliği de annesinin babasının yaşam öyküsüyle kendi yaşam öyküsü arasında gidip geliyor. Belli bir süre sonra da, yaşam öyküsünün hangisi kendisinin, hangisi annesinin babasının olduğu sınırı kalkabiliyor. Öyle gerilimli evlerde, gerilimli şartlarda biraz psikoz boyutlarına varmış durumlarda, çocuklar için olay daha da zorlaşıyor ve çocuk bu ayrımı yapmakta giderek daha da zorlanıyor. Önemli şeylerin evde konuşulması mutlaka gerekli, ama çok abartarak da yapmamak gerekiyor. Hepimize oluyor. Mesela ben uzun süre Türkiye’ye gidemez durumda yaşadım. Onu o kadar çok anlatmışım ki, benim oğlum iki üç kez beni ciddi bir şekilde uyarmak zorunda kaldı. “Yeter artık” dedi. Bunu yapmak hataysa şayet, hepimiz yapıyoruz. Ben de çok yapmışım. Oğlumun uyarması çok yararlı mı oldu bilemeyeceğim, ama kendimi artık frenlemeye çalışıyorum. Bizim bilebildiğimiz kadarıyla, üçüncü kuşakta bile bu göç olayının izleri şu veya bu şekilde kalıyor.
*** Sevgi ve Nefret Yan Yana***
İkinci nesilden bir insan, kendini ebeveynleriyle özdeşleştirerek anlatıyor. Yaşarken de bu böyle mi? Serol Teber: Kısmen... Zaman zaman hepimiz gireriz psikoz durumuna. Burada ilişki çok karışık. Bir yandan ruhbiliminin en keyifli, en güzel yerleri, çünkü nefret ve sevgi ilişkisi bu durumlarda çarpıcı bir şekilde ortaya çıkabiliyor. Bir yandan böylesine sıkıntı geçirmiş ana babaya karşı büyük bir sevgi ve saygı. Bu saygı onlarla özdeşleşmeyi getiriyor. “Öyle bir olayım ki”, diyor “o saygıyı ben de paylaşayım.” Diğer yandan, ondan kaçmak, kopmak ihtiyacı. Her çocukta ortaya çıkar, bu sevgi nefret ilişkisi.
*** Savunma Mekanizmaları ve Sonuçları***
Kişilik ve benlik arasında nasıl bir ilişki var? Serol Teber: Benlik bilincinin bulanması göçmenlikte en sık rastlanan olaylardan biri. Benlik bilincinin bulanması ve gerginleşmesi, giderek benlikle kişilik arasında bir farklılaşma şekline dönüşebiliyor. Kişilik, benliğin dış dünyayla temasta olan kesimi. Herkesin kişiliği içinde bulunduğu koşullara göre değişir. Her göçmen insanın kişiliğinde eskiye göre bir miktar değişme, bir dönüşüm var. Nasıl bir değişme? Günlük koşullara, kişiye göre değişen depresif, korkulu, kuşkulu, öfkeli bir zemin. Var olan her şeyden kendini bir miktar geri çekme, kendi içine kapanma eğilimi son derece doğal bir savunma mekanizmasıdır.
*** Kadınlar Daha Fazla Baskı Altında***
Kadınların durumu erkeklere göre daha ağır denebilir mi? Serol Teber: Organik depresyon kadınlarda genellikle sindirim sisteminde ifadesini buluyor. Aslında kadınlardaki bir çok mide, bağırsak şikayetleri de depresyonun bir çeşidi. Sıkıntısını dile getiremeyen insanlar, ben depresyondayım deme şansına sahip olmayanlar, ancak organsal bir acıyla, organsal bir mesajla kendi durumlarının iyi gitmediğini gösterebiliyorlar. Üçüncü Dünya Ülkeleri, Akdeniz Ülkeleri insanlarında, kadınlarda buna organ depresyonları deniyor. Erkeğe o hak tanınıyor. Bizim kültürümüzde kadında o hak daha yok. Son zamanlarda bizim kadınlarımızda sık sık rahim ve karın ağrıları görünüyor. Kadın doktorları çaresiz durumdalar ve devamlı psikiyatrlardan yardım istiyorlar.
0 Comments