Gocmenlerin Ruh Sagligi Uzerine Bir Dizi Yazi - Altinci Bolum
Friday, April 18, 2025 | By: Do Ebru Marbling
Bir Tehlikeye Dikkat
Bu noktada bir tehlikeye de dikkat çekmek gerekir sanıyorum. Doktorlar bazı durumlarda yanılabiliyorlar. Hiç bir röntgen çekilmeden, hiçbir işlem yapılmadan, psikosomatik rahatsızlık, yani “göçmen hastalığı” diye teşhis konuluyor. Bunun örnekleriyle karşılaştık. Arkasından işte beyin tümörü ya da akciğer kanseri çıkıyor. Tabii ki, bazen çok geç kalınmış oluyor. Bu büyük bir tehlike. Hiç bir şekilde özrü olmayan bir hata. Böylesi bir olayı bir genç delikanlıda yaşadık. Baş ağrısı, baş ağrısı, baş ağrısı... İlk izlenim, bu tipik bir köy özlemi durumu. Baş ağrısı filan derken, bir de gördük ki, organik bir şey var. Bir bakın, bir de “EG” çekelim. Bir de baktık ki, iri bir kanama, yarım elma büyüklüğünde bir kanama ve yaygınlaşmak üzere. Hemen müdahale edildi ve genç kurtuldu. Böyle bir çok olay oluyor. Ben onun için her şeye rağmen baştan film çekilmesinden yanayım.
Benlik Bilinci
Arkadaşlar konuyla ilgili bir adım daha atıp, tıpta çok kullanılan bir kavramı, konuya yabancı olanlara biraz sıkıntı verse de, anlatmak istiyorum. Ama konuşmayı götürmek bakımından çok önemli. Psikiyatride “benlik bilinci” diye bir laf var. Benlik bilinci, kişinin kendisinin kim olduğunu bilmesi, ben benim diyebilmesi olayı. Bu olayda benlik bilinci, yazgı belirleyici derece önemli. Çünkü, bütün bu bizim göç sürecinde ya da başka süreçlerde, günlük yaşantıda karşılaştığımız olaylar, o bizim en iç, en çekirdek bölümümüz olan benlik bilincinde yansısını buluyor. İnsanda, ancak kendisinin haberdar olabildiği bir yer var. Dış dünyada başka hiç kimse benlik bilincimiz hakkında bir bilgi sahibi olamaz. Onu sadece biz biliyoruz ve bu tür, bizim rahat yaşamamızı engelleyen, kendimizi evimizdeki gibi hissetmemizi engelleyen herhangi yabancı bir ortamda, üzülmeye başlayan, “bana neler oluyor böyle?”, “ben neredeyim?”, “kimim?” filan diye soru sormaya başlayan bölüm, o benlik bilinci bölümüdür. Ne zaman ki, o benlik bilinci bir miktar huzursuzlandıktan, bir miktar rahatsızlandıktan, bir miktar matlaştıktan sonradır ki, zaten bizde bir takım organ şikayetleri başlıyor. Ya da daha ileri gidip psikoz durumu ortaya çıkıyor.
Kas Kasılmaları
Hep denir ki, bütün kas kasılmaları bir miktar bilinç dışı, benlik bilincinin üzgünlüğüne daha doğrusu korkusuna bağlıdır. Korkan insanın kasları kasılır. Genel bir laf bu. Wilhelm Reich’ın çok güzel tespitleri vardır, der ki, “her kas kasılmasının belli bir psikopatolojik öyküsü vardır.” Genellikle bizim insanlarımızda görülen yaygın sırt ağrıları, yaygın bel ağrıları, baş ağrıları, aslında, uzun süreler içinde yaşandığı halde ayrıntıları bilinmeyen bir toplumun neden olduğu kronikleşmiş korkunun sonuçları... Bu korkuyu öyle büyük bir korku olarak algılamayalım, ama kendisini babasının evinde gibi hissetmediği bir yerde yaşayan insanların hissettiği huzursuzluk, belli bir dönem sonra kas kasılmalarına neden olabiliyor.
Ne demek kas kasılmasının ruh bilimsel çözümü? Bu kas kasılması, bir anlamda, içimizdeki o benliğin bir bölümünü olsun ikinci bir zırhla örtme çabasıdır. Yani bir panzerle içimizin o bölümünü, dış dünyanın saldırılarına, uyarılarına karşı bir tür koruma refleksidir kasların kasılması. Genellikle görünmeyen, bilinmeyen düşmanın hep arkadan geleceği tahmin edilir. Ama bütün hayvanlarda da bu böyledir. Bir kedi, bir köpek çok uzaklardan bir düşman sesi duydukları zaman ilk önce bütün ense kasları kasılmaya başlar. Bizdeki eklem ağrıları, sırt kasları ağrıları gibi en yaygın psikosomatik şikayetlerin çoğu zaman böyle bir nedeni var. Yani, kronikleşmiş olumsuz yaşam koşullarına karşı bir tür savunma mekanizması... Çok sadeleştirerek anlatmaya çalışıyorum, bunun daha ileri gittiği bir dönemde, eğer artık benlik bilinci belli bir gücünü iyiden iyiye bu savunma mekanizmasını kurmaya ayırıyorsa, o zaman bu koşullarda, kişi benliğin bir bölümünü gözden çıkarır. Ne demek bu gözden çıkarmak? Psikiyatride benliğin bir bölümünün gözden çıkarılması olayı, daha ileri düzeyde bir rahatsızlığın başlama aşamasını çağrıştırır. O zaman benlik, artık kendisini o hale getiren gerçek dünyayı bir fantezi dünyası gibi yaşamaya başlar. Bu herkes için söz konusu, ama göçmenlikte bunun belli bir potansiyel tehlike içerdiğini söylemek mümkün. O zaman bir bakıyorsunuz ki, büyük sıkıntıları olan, büyük korkuları olan bir insan elinde bir zincir şarkı söyleye söyleye sokaklarda dolaşmaya başlıyor. Bir küçük depresyona, bir küçük psikoza girmenin ön yolları böyle başlıyor olabilir.
0 Comments