Sunday, April 20, 2025 | By: Do Ebru Marbling
16 Eylul 2014
Bu akşam biraz yorgun, biraz sinirli, biraz da hayal kırıklığı içindeyim. Hayat bazen bir mesajla insanın içini sarsıyor. Bugün, komşumdan gelen bir mesaj beni hem şaşırttı hem de düşündürdü:
“Kızım hem hafta içi hem de hafta sonu size geliyor, her defasında geri çevriliyorsunuz. Ben ve babası onun bu şekilde reddedilmesinden nefret ediyoruz. Ama biliyorsun, o çok arkadaş canlısı bir kız. Bu yüzden bir daha gelip kendini utandırmaması için elimizden geleni yapacağız. Belli ki sebepleriniz var…”
Bu nasıl bir üslup? Bir teşekkür, bir anlayış, bir selam dahi olmadan doğrudan suçlama… O an anladım ki bu mesaj, sadece bir çocuk dostluğu meselesi değil, aynı zamanda sınırların sorgulandığı, duygusal manipülasyonun da devreye girdiği bir durum.
Bugün kızların okulunda yine bir etkinlik vardı – dans gösterisi için hazırlıklar. Alışveriş merkezine uğrayıp kostümlerini aldım, eve döndüm. Yemek hazırlamaya fırsat kalmadan Kemal pizza almış, tam sofraya oturmuşuz… Yine kapı çaldı. Aynı kız, aynı saat. Sürekli yemek vaktinde gelen bu ziyaretler artık bir rutine dönüştü. Kibarca, “Kızlar şu anda dışarı çıkamaz,” dedim. Ve olanlar oldu.
Bu olay, bana bazı şeyleri yeniden düşündürdü ve üç önemli farkındalık kazandırdı:
Perth’e geldiğimde ülkemi, arkadaşlarımı, tanıdık sokakları geride bırakmıştım. “Neyse ki burada da dostluklar kurarız,” dedim. Komşumun yaşıt bir kızı olduğu için ayrıca sevinmiştim. Ama zamanla, o dostluk hayalinin yerini hayal kırıklığı aldı. Yaka silkeceğim bir karakterle karşı karşıya olduğumu fark ettim.
Burada ilişkilerin “merhaba-merhaba” seviyesinde kalmasına başta üzülüyordum. Ama şimdi anlıyorum, insanlar kendi sınırlarını koruyor. Bunu yapmayanlar —örneğin bizim komşu gibi kontrol delisi kişiler— hayatı daha da zorlaştırıyor. Çimleri kestirdiğim için bile hesap soran bir insanla komşuluk ne kadar mümkün?
İlk başta her etkinlik için heyecanlandık: Babalar Günü standı, Great Ozi Crunch, okul-aile çayı, maraton, dans gösterisi, geziler… Ama artık “Bugün neyi kaçırdık?” korkusuyla yaşıyoruz. Sadece çocuklar değil, aileler de sürekli bir koşturmanın içinde. Bu da bizleri tükenmişliğe sürüklüyor.
Sonuç olarak, bu akşam bir karar verdim:
Kendimi, ailemi ve ruhumu korumak için sınırlar çizeceğim. Kullanılmış hissettiren, ne yaparsam yapayım tatmin olmayan insanlardan uzak duracağım. Dostluk adı altında yük olan ilişkileri sırtımda taşımayacağım.
Çünkü her “hayır” dediğimde, aslında kendime “evet” diyorum.
0 Comments