Monday, April 21, 2025 | By: Do Ebru Marbling
6 Kasim 2014
Stres Anlarında İki Farklı Dünya: Ben ve Kemal
Stresli anlarda ne yapacağımı bilemem.
Oturur kalkarım, sonra tekrar otururum.
Her 10 dakikada bir telefona bakarım — sanki biri beni oradan çekip çıkaracak!
En alakasız işleri bulur, düşünmemeye yetecek kadar hızlı yer, içer, siler süpürürüm.
Bir telaş, bir acelecilik…
Tez canlılık iliklerime kadar işler.
Koşturur dururum.
Kemal mi?
Tam tersim!
O stresliyken bırakın koşmayı, neredeyse nefes bile almaz gibi…
Bir koltuktan diğerine geçer sadece.
Yılan at kalkmaz derler ya — hah, işte o hâl!
Ne kadar lüzumsuz, boş iş varsa onları yapar.
Bazen saatlerce internette okey oynar, bazen de bir diziye kitlenir, kendini ekranın akışına bırakır.
Şu an saat gece 10:30.
Kemal uc saattir dizi izliyor.
Ben mi ne yaptım?
Lavaboları cifledim.
(Evet, hâlâ "ciflemek" diyoruz — ya da siz hangi fiili kullanıyorsunuz bilmiyorum ama ben vimlemek demeyi de seviyorum.)
Camları sildim, toz aldım.
Şimdi de oturup blog yazıyorum.
Anlayacağınız, bu hafta hem Kemal için hem benim için biraz zorlu geçiyor.
Ama her zamanki gibi farklı yöntemlerle idare etmeye çalışıyoruz.
Biri içe döner, diğeri dışa vurur.
Biri durur, biri koşturur.
Ve sonunda buluşuruz aynı yorgunlukta, aynı sessizlikte.
0 Comments